Değerli
hemşerilerimiz gazetemizin
bu köşesinde zaman buldukça bazı
yorum, hissiyat ve durumları sizlerle
paylaşacağım , bu yazılardan ilki
olan bu yazımızda ilçemizin
önündeki baraj gerçeği
hakkında bazı tespit
ve yorumlarda bulunacağım. Bu ilk yazımda kamu yararı olup
olmadığı hususunda bazı tespitlerimi sizlerle paylaşacağım. Devam eden
yazılarda ise barajın diğer boyutları ile ilgili yazılarım olacak.
Öncelikle kamu yararı
olup olmadığını tartışacağımız bu
yazıda kamu yararı kavramını
biraz açmak gerekmiştir.
Kamu yararı kısaca
ifadeden de anlaşıldığı üzere
kamunun yani toplumun çoğunluğunun menfaatinin veya yararının
olduğu durumu ifade
etmektedir. Bu ise
toplumun tümünün yada
çoğunluğunun menfaati olduğu hallerde
azınlığın menfaatinin ihlal
edilebileceği anlamına gelmektedir.
Uygulama da üstün kamu yararı
gibi bir terim
icat edilmiştir. Esasen kamu
yararı kelimesi bu durumu
ifade etmeye yeterli
olmasına rağmen çoğunluğun
menfaatinin azınlığın
hakkına tercih edilmesini daha
açık ifade için kullanılan bir terimdir.
Bu kapsamda değerlendirme
yapıldığında çoğunluğun menfaatinin azınlığa tercih edilmesi durumunda
azınlığın haklarının
korunması gerekeceği gerçeği de
unutulmamalıdır.
Yukarıdaki açıklamadan
sonra Yusufeli Barajı
hakkındaki değerlendirmelere geçmek
istiyorum. Yusufeli barajı
bir ekonomik yatırım
olarak ortaya atılmış
ve enerji üreterek
gelir elde edileceği bu nedenle
bu gelirin bölgede
yaşan insanların sosyal,
ekonomik yaşamından daha
değerli olduğu, çevre ve
doğal yaşam kaybının bu
üretilecek enerji karşısında
kaybının öneminin olmadığı, yatırımın
kendini kısa sürede
amorti edeceği gibi
bir kısım değerlendirmeler ile
kamu yararı kararı
alınıp proje Devlet Planlama
Teşkilatı incelemesinden geçerek
yatırıma başlanmıştır. Ancak
bu projede bilindiği
gibi içme , kullanma yada sulama suyu
gibi yan bir fayda
bulunmayıp sadece elektrik üretip
sisteme verilerek fayda
sağlanması amaçlanmaktadır. Peki
projede üretilmesi beklenen
enerji üretimi ne
kadardır sorusunu sorduğumuzda alacağımız
cevap her şey olumlu giderse
yani kuraklık vb
durumlar olmazsa yıllık
en fazla üretilecek enerji
miktarı 1.7 milyar kilovat
saattir. Bunun parasal karşılığı
ise perakende satış
rakamları ile yıllık 126 milyon Euro ve
toptan satış fiyatları
ile ise 93. Milyon
Euro dur. Yani Türk
lirası olarak 280 milyon TL civarında bir rakamdır.
Peki harcanacak
rakam nedir diye
araştırdığımızda ise karşımıza
çıkan sonuç 2.3
milyar Dolar keşif
bedeli peki bu
paraya bu baraj
yapılır mı diye araştırdığımızda ise Deriner
Barajındaki keşif edilen
bedel ile yapım
bedeli arasında 3 kat
fark olduğu bu
durumda Yusufeli barajının 6,9
milyar dolar edeceği ,
yine Yusufeli projesi
gibi yapımı devam eden Ilısu
projesini örnek alırsak
2008 yılında yapımına
başlanan bu barajın
2013 sonu itibariyle
% 63’ ü bitmiş olmasına
rağmen keşif bedelinin harcandığı
yani öngörülen bedel ile
yaklaşık işin % 55’
bitildiği düşünüldüğünde yapılacak
keşif artışları ile
yapım bedelinin iki katına çıkacağı
düşünüldüğünde ise Yusufeli
barajı için harcanacak bedelin
4,1 milyar dolar edeceği
bu durumda ise
bu harcanacak paranın
yıllık faizinin Türkiye’nin dış borçlanma
faizi olan libor artı 3
hesabı ile hesaplama yaptığımızda
ki % 8’ e
tekabül eder , bu durumda
ise yıllık faiz
gideri 328 milyon dolar
eder ki bu günkü
kur üzerinden 721 milyon
TL faiz ödenmesi
anlamına gelmektedir. Bu durumda
ise yıllık azami
280-300 milyon gelir
getiren bir baraj için harcanacak paraya
ödenecek faiz yıllık
700 milyon TL yani
kazancın iki katından fazla
bir rakamdır. Özetle
Yusufeli insanının çekeceği
acı ve sıkıntılar
bir tarafa çevre
doğa katliamının üzerine
bu proje ile
ülke her yıl
faize gelirin iki
katı para ödeyecektir.
O zaman şu soruyu sorma
hakkı herkeste vardır bu
projede kamu yararı
nerede veya bu
projeden faydalanan kamu kimdir.
Çünkü ülke zarar ediyor,
insanlar zarar görüp
perişan oluyor, çevre
ve doğa katlediliyor,
dünya harikası turizm,
meyve ve sebze
cenneti feda ediliyor
ama ne için …
Yeni yazılarda buluşmak
dileği ile esen kalın
Av.
Recep AKYÜREK